Koku Hissi Neden Anıları Hatırlatır?

Tanıdık bir koku, bizi çocukluk anılarımıza kadar götürebilir. Peki beynimizde, bu kadar eski anıları hatırlamamızı sağlayan ne oluyor?

Karmaşık Duyular ve Alıcıları

Bakterilerin bile sahip olduğu ilkel duyulara kadar uzanan ve havadaki, sudaki kimyasal maddeleri algılamak için gelişen koku alma duyusu, var olan en eski duyudur. Canlıların etraflarındaki kimyasallara tepki verebilmesi için görme, işitme ve hatta dokunma duyusundan önce koku duyusu gelişmiştir.

İnsan gözünde bulunan dört ışık duyargası, görmek için bir arada çalışmaktadır. Alıcı işlevi gören hücreler, ışığın beyin tarafından algılanabilmesi için elektrokimyasal sinyallere dönüştürür. Dokunma duyusu ise basınç, sıcak-soğuk ve acıyı algılayan en az dört çeşit alıcıya bağlıdır ancak insanda koku almayı sağlayan 1000’den fazla alıcı olmasından dolayı gölgede kalmaktadırlar. Bu sayısı 1000’den fazla olan koku alıcıları, yaşadığımız süre boyunca yenilenir ve alışkın olduğumuz kokulara göre adaptasyon gösterir. Bu karmaşık yapı sayesinde çok sayıda farklı kokuyu birbirinden ayırabilmekteyiz fakat ayırabildiğimiz bu kokuların hepsi için bir ad bulamayız. Bir şeyin nasıl göründüğünü ya da duyulduğunu rahat bir şekilde tarif edebilirken iş kokuya gelince onu bağlantı kurduğumuz olgu veya olaylarla ifade etmeye çalışırız; bu nedenle belki de hakkında en az konuştuğumuz duyumuz koku almadır.

Koku ve Hafıza

Beyin çıkıntısı (hipokampüs) ile yan yana olan ve beyinde kokuları işleme koyan bölge “koku alma soğanı” olarak adlandırır. Beyin zarından (korteks) gelen tüm bilgilerin bu soğanda toplanır. Hipokampüsün yeni olaylar için hafıza yaratmada önemli bir işlevi olduğu nörologlar tarafından tespit edildi.

Beyninin bu bölgesi hasara uğramış kişiler; bisiklet sürme, yüzme, araba kullanma gibi yeni becerileri ve kişilerin isimleri gibi bilgileri öğrenseler de bunlara dair ‘epizodik’ yani kalıcı hafıza oluşturamaz yani hatırlamakta zorluk çekerler. Kısacası kokuların bazı anıları çağrıştırıyor olması; koku alma soğanı yani kokunun beyindeki yerinin, epizodik hafızanın kaynağı olan hipokampüsün yanında olmasıdır.

Derine Dalmak

Bu ipucu her ne kadar güçlü olsa da dolaylı ve duruma bağlıdır bu nedenle de kinci bir ipucu sunmak gerekir.

Doğrudan beynin derinliklerine gitmesi; kokuyu, duyular arasında özgün hale getiren en önemli özelliğidir. Mesela görme ve işitme duyuları gözde ve kulakta ve beyindeki ilgili bölgeye geçmeden önce, duyuların aktarma merkezi oln talamusa, yani ara beynin orta bölümüne uğrar. Buna karşılık koku alma duyusu ise talamusa hiç uğramadan doğrudan beyinde koku duyusuyla ilgili bölgeye gider. Talamusta duraklamanın diğer duyular açısından nasıl bir işlevi olduğunu bilmesek de bu duyuların oluşturduğu sinyallerin beyindeki işlem merkezine, kokuya kıyasla “daha uzakta” olduğunu söyleyebiliriz.

Olay ve olguları sözcükler ile ifade etmenin hafızaya yararı olduğunu gösteren araştırmalar aynı zamanda konuyla ilgili duyguların azalmasına da yol açtığını belirtiyor. Belki de aldığımız kokuları karşımızdakilere anlatmanın zorluğu bundan kaynaklı olabilir mi? Ya da bu durum derinlerde saklanmış anıların ortaya çıkmasını tetikleyebilir mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir